Yahuda kralı Herod...Büyük Herod..!
Vaftizci
Yahya'yı getirmelerini emrettiğinde gözlerindeki yorgunluk ve alnındaki gelgit
gün kadar aşikardı. Kaşları çatılmış, çenesi sarkmış, yüzü kararmıştı. Zihni
bir mesele ile meşgul olduğunda aynen böyle kararırdı çehresi... Gardiyanlar
vaftizci Yahya'yı zindandan alıp huzura çıkardığında, vakit gece yarısını
çoktan geçmişti.
"Uzun
zamandır zihnimi karıştıran, uykularımı kaçıran bir mesele var. Bilginlerle de
konuştum, kahinlerle de konuştum, tatmin edici bir cevap alamadım
hiçbirisinden..." dedi Herod.
"Bilirim,
sen peygamber soyundan gelen, aziz bir adamsın. “
Herod
burda bir an durdu, bir süre süzdü muhatabını. Yaltaklanmasının karşılığını
beklermiş gibi...Vaftizci heykel katılığındaki duruşunu hiç bozmadı. Bunun
üzerine Herod, konuşmasına devam etti.
"Firavun’la
Musa’nın hikayesini bilirsin. Hani Firavun İsrailoğullarına musallat olmuştu da
Allah Musa’ya kavmini alıp da Mısır’ı terk etmesini söylemişti. Ve Musa da
kavmini alıp Kızıldeniz’in kenarına gitmişti. Peşlerinde Firavun ve ordusu.
Musa çaresizlik içersinde gözlerini göklere çevirince Rabbi, asasını
Kızıldeniz’e vurmasını buyurmuştu. Musa asasını Kızldeniz’e vurmuş ve
kızıldeniz de ikiye yarılmıştı. Musa da kavmiyle birlikte sağsalıim karşıya
geçmişti. Peşlerinden gelen Firavun ve ordusu ise Kızıldeniz’in bulanık
sularında boğulmuştu. Mesele şu; herşeye Kadir olan Rabb, niçin
İsrailoğullarını su üstünde yürütmedi de Kızıldeniz’i ikiye yarıp, deniz
yatağını kendilerine yol eyledi?
Bu
soru üzerine kahin; “Hikmet öyle bir lokmadır ki senin gibi aldanmışların
kursağından asla geçmez.” dedi Vaftiz Yahya... ve devam etti. “Ama benim
vazifem sorulan her soruya doğru cevap vermektir, soran kim olursa olsun. Senin
sualinin hikmetine gelince… Bu Rabbin bir hilesidir. Firavun aldansın diye
kurulmuş bir tuzak”… “Çünkü” dedi Yahya, "İsrailoğulları su üstünden geçip
Kızıldeniz’i geçseydi, o zaman Firavun ve ordusu peşlerinden gitmezdi. Herkes
bilir ki suyun üstünde yürünmez. Bir mucizedir bu. Halbuki deniz yarılıp da
deniz yatağı yani toprak ortaya çıkınca Firavun ve ordusu “Biz toprağın
üzerinde yürürüz.” dediler. Herkes toprağın üzerine yürüyebilir çünkü. Oysa
denizin ikiye yarılması da bir mucizeydi. Ama Firavun ve ordusu toprağı görünce
mucizeyi unuttu.
Yorumlar
Yorum Gönder